15.2.12

9.1.

Birlikler yığıntılarla sebepsiz sualsiz önümde.
Kır sesleri kumrularla Ada'nın en ucunda.
Beyaz Oda Sus'u.
9'u 1'e çaldım; sus idi hakîkatım.

Kıvrıldım içimde;
                       sandım ki
        görülürüm
                       sandım ki
        övülürüm
                       sandım ki
        sevilirim.
Yanılmışım.

Yedi Göğün Semâsı'na doğurdum güneşlerini Mahşer'in,
Sükûneti kilitledim bağrıma,
Gönüldaşlıktı kıblem, lâkin dilime hâkim olamadı ruhum.

Eyvallah.



                                 

9.2.12

Ben, İnsan...


Tarih sayfalarının izdüşümleri yansıyor aynama.
Ayaz.
Poyraz.
İstanbul.
Her şey, her zamankinden karanlık…
Işığa geçişin özlemle kavrulmuş huşû dumanı var bulutların üzerinde.
Edilen onca yemin unutulmuş,
Görmezden gelinen onca savaş yenilenmeye yüz tutmuş.
Hava aydınlık.
Kar, daha da aklaştırıyor çirkinlikleri.
Yüz yıl öncesine ayak basıyorum.
Kırmızıya çalan sokaklar, alevden gökyüzünde demleniyor.

Ben, İnsan, hâlâ acısını ve pişmanlığını taşırken sırtlandığım ruhların,
Görmezden gelemiyorum artık haksızlığın.
Geçen yıllar hiçbir şeyi değiştirmemiş sanki.
Köşeye yığdığım defter sayılarını unutmuşken  tam da, eskilerden nüfuz etti.

Ben, İnsan, hâlâ anlayamıyorum kendimin kendimden farklı olmadığını.
Sözcüklerimin ayakları birbirine karışıyor,
Ne diyeceklerini bilmiyorlar pervazıma konan kumrular.
Fethettiğim dalgalar beni bir hışımla alabora edecek kadar sâkinler oysa ki…

Ben, “insan”,
Küçüldükçe büyüyorum amansız kaçışlarımda.